Hadi Otur Artık Şu Masaya
Hadi Otur Artık Şu Masaya Zamanla inci sularda koyu izler bıraktım. Yürüdüm ve yalnız kaldım ulaştığım yerde. Koyu izleri hatırlamak istedim ama nafile! Hatırlanmıyordu izler… Öğrencilerim oldu sonra, onlarla avundum. Bir küçük eve yerleştim, körpe bir öğrencilikle; yemek yapmayı, çamaşır suyu kullanmayı, ütü yapmayı öğrendim. Faturalarım oldu. Kitaplar yerleştiler etrafıma. Yürüyebilen, gezebilen kitaplarım oldu. Sessiz […]
Durgunluk
DURGUNLUK “Hay aksi…” Şemsiyemi evde unutmuştum. Aklım onun kaldığı yerde. Vestiyerin köşesinde bir turuncu cisim… Oysa oraya bilerek koymuştum. Devamı gelmeyen bir irade daha… Kırıntılarla olacak iş değil zaten. Kabul etmişim eşikte gördüğümü, benimsemişim. Artık değişmem ben… Kafamı kaldırıyorum. Dev bir şemsiye hayal ederek… Koyu, kırgın, gaddar bulutlarla dolmuş gökyüzü. Umarım yağmaz yağmur. Çevreme […]
Bir Kedi – Süslü
Bir Kedi – Süslü Bugün, evimde bir misafir var: Arkadaşımın kedisi Süslü! Arkadaşım, akrabasının cenazesi için acil memleketine gitmek zorunda kaldı. Süslü’yü de bana bıraktı. Süslü ile tanışıyoruz önceden. Akşam yemeği için hemen mutfağa geçmek gerek. Dün, et çıkarmıştım buzluktan… Öğlen o ete zeytinyağı sürüp süt dolu bir tabağa koymuştum. Çıkarıyorum eti dolaptan. Birkaç […]
Beni Eski Sevgilim Öldürdü
Beni Eski Sevgilim Öldürdü Sessizliğim evle ilgili. Susmuş bu ev… Bir ev nasıl susar? Nasıl sessiz kalır bir ev? Seslerden biri ebediyen susarsa bir ev susar, öyle mi, inanmıyorum buna, inanmıyordum. Ses mucizeydi, daima duyulurdu; bu ev bu kadar sessiz olamazdı, makineler bile nasıl susabiliyorlar? Bu sessizlik altı gün önce başladı. İş yerindeydim. […]
Balina
Balina Rüyasını düşünüyor. Omuz omuza itiştiği bir arkadaşının ensesine basıp onu nefessiz bırakmıştı. Halen rüyasında. Arkadaşı çırpınıyor. Rüyası evi sanki… Dolaşıyor rüya kıvrımları arasında, odaları geziniyor, sert köşelere çarpmamaya imtina ederek ve seslenerek birisine, lakin duymuyor kimse onu, böyledir rüyada olmak, böyledir rüyayı evin yapmak. Duymadı kimse onu. Şimdi uyanmalı. Şu an. Uyanış. […]
Yaşlılık ve Zaman
Yaşlılık ve Zaman “Dokunsalar ağlardım. Ama ateş gibi olduğum için kimse dokunmadı bana.” Ne düşünmeliydi Füsun Hanım? Eşinin hemen yanındaydı, otuz dört yıldır, aynı yerde, aynı koltukta, aynı şehre bakarak… Saati kontrol ediyor. Saatini oğlu Can doğum günü hediyesi olarak almıştı üç yıl önce. […]
Memleketim
Memleketim İnsancıl koyun bu, iyimser yaratık; Yürür, tarihsel dengesinde ovanın Oktay Rıfat Balkonun ucuna yürüdü. Gözünü doğuya dikip güneşin sessizliğini düşündü. Nemli yüzünde hissettiği esintiyle biraz üşüdü. İçine belki yirmi yıldır hiç değiştirmeden kullandığı sabunun kokusunu çekti. Çocuklar tuhaf bulurlardı babalarının bu takıntısını. Oysa bir tuhaflık yoktu. Bağlılık belki… Onun […]
Niçin Güvenmiştim
Niçin Güvenmiştim? İçine doğar bazen insanın olacaklar, en şanslı faniyi bile şaşırtan bir sezgisel durumdur bu, mucize gibidir aslında, hani pencere kenarına oturup izlediğiniz insanlardan birisi kafasını kaldırır ve size bakar ya, işte öyle bir mucize; bir amaç sekmesi açılır o an, dışarıya çıkıp o insanı takip etmek istersiniz, geride ise sizi masanız ve dosyalarınız […]
Artık Ölüm
ARTIK ÖLÜM Yetmişli yaşlarda ‘akademisyen’ unvanlı bir erkek yükseltmişti sesini. Sesi, televizyon isimli mekanik bir aygıtın içinden milyonlarca insana ulaşıyordu. Buna rağmen pek sorumluluk hissetmiyordu sözcüklerini seçerken. Hoyrat bir jokey gibiydi koltuğunda. Çünkü haklıydı, haklı çıkmıştı ve bu onu güçlendiriyordu. “Düşünmek…” diyordu sürekli: “En iyisi isimler üzerinde düşünmek! Biraz konuşabilmek… Atalardan bize harfler miras […]
Kıskançlık Üzerine
Kıskançlık Üzerine Uyanmak istemiyorum. Çünkü bugün günlerden Pazar… Pazar günü uyur insanlar, uyumalıdır. Hafta içi zaten anam ağlıyor koşturmaktan. Bugün de uyanmak istemiyorum sabah erkenden. Uykum yoksa bile… Çarşaflara dolanıp kaybolmak istiyorum. Fakat olmaz! Uyanıp eşlik etmeliyim ona. Söz verdim. Durmalıyım sözümde. Üzerime yapışan sorumsuz insan damgasına inat kalkıp sevinçle takılmalıyım onun peşine. […]