Dilenciler ve kibirliler
Roman, Gohar isimli bir karakterle açılır. Zihnimde genç bir adam olarak canlanan Gohar’ı gündelik bir öfkenin yansımasında tanırız.
S 8: Gohar mümkün olduğunca az eşyayla yaşıyordu. Konforun en temel öğelerini uzun zaman önce unutmuştu. Eşyalarla çevrili olmaktan nefret ederdi; eşyalar sefaletin gizli tohumlarını taşırdı, sefaletin ölü ve ruhsuz varlığıyla kaçınılmaz olarak melankoliye yol açan en beter halini.
Gohar, eğitimli birisidir. Ama vazgeçmiştir her şeyden. Kendi halindedir. Gariban bir meczup havasındadır. Halk onu ve söylediklerini seviyordur. Uyuşturucu müptelasıdır. Bu bağımlılık onu bir cinayete sürükler. Bir hayat kadınını, sırf kolundaki bileziklerden dolayı öldürür. Bu aşamada romana ikinci karakter -bağımsız bir açıdan- girer: Yeghen. Şairdir Yeghen. Oda Gohar gibi herhangi bir sınıfa ait değildir. Alt tabakaya yakın, özgür bir tiptir. Müptelalıkta Gohar’a rakiptir. Neşeli, keyifli bir insandır.
S 41: Özgürlük soyut bir kavramdı ve bir burjuva önyargısından ibaretti.
Suç, uyuşturucu ve isyan vardır anlatıda; köşelerde yaşayan insanın neşesi, hüznü, yalnızlığı ve dostluğu… Gohar, Yeghen ve genç bir anarşist olan El Kordi… Düşünce tabakalarının arasındaki üç ilginç erkek… Tam “arada” ve bir arada duruyorlardır! Gohar yaşlı, Yeghen yetişkin, El Kordi ise gençtir. Sokaklardadır bu üç insan da. Otoritenin koruyuculuğundan, hukuk ve adaletten, polisten, burjuvadan, duyarsızlıktan ve sürdürülmesi elzem olan her şeyden nefret ediyorlardır. Şüpheciliğin imbiğinden geçip bilinçli bir kayıtsızlığa ulaşmışlardır. Özellikle de Gohar… Öyle ki benliklerinden bile şüphe duyuyorlardır. Şüphe, bir felsefe olarak değil, bir neşe kaynağı olarak yaşamlarındadır. Romanın başına egemen olan arayış son bulur, Gohar ve Yeghen birbirlerine kavuşurlar. Gohar, elindeki kana biraz uyuşturucu ekler ve rahata erişir.
S 84: Her gün işlenen türlü biçimlerde işlenen suçlar arasında; savaşlar, katliamlar, baskılar arasında bu suçun ne önemi vardı? Acımaya karşı duyarsız değildi muhakkak.
Üç arkadaşın uyumla oluşturduğu yayı geren bir karakter romanın derinliklerine sızar: Komiser Nureddin. Bu karakter zeki, kurnaz, mesleğinde başarılı birisidir ama körpe oğlan çocuklarına muhtaçtır. Bu ketum komiser ülkesindeki bir polis için fazla bilgilidir. Mesela iyi seviyede İngilizce biliyordur. Cinayet görevini de o üstlenmiştir. İlk ciddi şüphesi Yegen üzerine olmuştur.
S 129: Karşısındaki adamın tüm şiddet tutkularından arınmış ve uyuşturucudan başka hiçbir şeyi ciddiye almayan bir korkak olduğunu, bir cinayet işleyemeyeceğini biliyordu. Zira Nureddin için varoluşun değişkenliği ve iğrençliklerini yok saymak bir tür korkaklık işaretiydi.
Cinayet, bir düğümdür. El Kordi kendisini genç bir devrimci olarak görür. Her şeye tepkilidir. Genç ve ataktır. Çelişkilerle doludur. Gohar’ın cinayet işlediği genelevin ise müdavimidir, orada bir kadına farklı duygular besliyordur. Gohar’a göre niyet açıktır, seks… Ama El Kordi kendisini teselli etmekte ve yükseltmekte -kendisine yalan söylemekte- çok başarılıdır. O da memurluktan aldığı maaşı beğenmediği için kuyumcu hırsızlığına soyunur.
S 150: Yapacağı şey hırsızlık değil, kamulaştırmaydı. Bu düşünce, girişiminin zorluğunu değiştirmese de, acemi hırsız korkularını yatıştırdı. Şüphesiz ki korkular aynıydı ama eyleminin kazandığı yeni boyut temel bir farklılık yaratıyordu. Artık ilk hırsızlığına girişen basit bir serseri değildi. El Kordi böylelikle devrimci ideallerine sadık kalıyordu.
Romanın ilgi çekici ismine dair ilk belirgin iz Gohar’ın ağzından dökülür.
S 161: O zaman hepsi dilenci olsun. Ben dilenci değil miyim? Tüm halkı dilencilerden oluşan bir ülke haline geldiğimizde, onların bu harika egemenliğinin ne hale geldiğini o zaman görürsün. Tuz buz olur. İnan bana.”
Romanın ismi ilgi çekicidir. Okuma faslı boyunca merak duygusu yaratır. Komiser Nureddin sayesinde bu tercihi anlayabiliriz. Komiser, sezgilerini devreye sokup şüphelerini Gohar’a yöneltmiştir. Onu bizzat evinde ziyaret etmiştir. Gohar, sefalet içinde olsa bile özgüveni yüksek, huzurlu, keyifli bir adamdır. Gün boyu suçlularla uğraşan Nureddin, tuhaf bulduğu bu durumu “kibir” üzerinden açıklar.
S 192: Ama onu tutan bir şey vardı: anlamak istiyordu. Bu kolsuz bacaksız adamın, bu insanlık kalıntısının nasıl olur da bir kadında kıskançlık duyguları uyandırabilir bunu kendisine açıklamalarını istiyordu. Ama hayır, Gohar adamla konuşmaya devam ediyordu, sanki bir sosyete salonunda konuşuyorlarmış gibi nezaket sergiliyorlardı.